Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Tigris Diyalogları kapsamında düzenlediği “Türkiye’de Muhalefet ve CHP’nin Tutumu” başlıklı toplantısında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ağırladı.
Diyarbakır’da Mitannia Regency Hotel’de gerçekleşen toplantının moderatörlüğünü DİTAM Başkan Yardımcısı Ahmet Özmen yaptı. Özmen, DİTAM’ın sivil toplum kuruluşları, aktivistler ile siyasetçileri bir araya getirerek toplumsal sorunlar konusunda bir perspektif sunmak, toplumun görüşlerini siyasete aktarmak amacıyla bu toplantıları düzenlediğini söyledi.
Vural:” Kürt sorununda geçmişi unutmadan geleceğe bakmalıyız “
Daha sonra toplantının açılış konuşmasını yapan DİTAM Başkanı Mehmet Vural ise Türkiye’nin ana muhalefet partisinin bölgeye ve sorunlarına ilgilenmesinin memnuniyet verici olduğunu belirtti. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun yüzleşme konusundaki açıklamalarını hatırlatan Vural “Türkiye’nin gerçekten yüzleşmeye ihtiyacı var. Geçmişiyle yüzleşmesi ve hesaplaşması lazım. Özellikle son yıllarda yaşadığımız Roboski katliamı başlı başına bir yüzleşme olayıdır. Kürt sorununda geçmişi unutmadan daha çok geleceğe bakarak geleceği inşaa ederek kurmak lazım.” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye’ye demokrasi gelecekse bu yolu Diyarbakır’da geçer” sözlerini anımsatan Vural “ Bunun artık vücut bulması lazım. Diyarbakır bu konuda mihenk taşıdır. Maalesef bugüne kadar buna çok uyulmadı. Umarım bundan sonra bölgenin ve Diyarbakır’ın önemi dahi iyi anlaşılır. Bu bölgede yaşayan bir Kürt halkı vardır. Bu halkın anadil sorunu vardır. Anadilde eğitim hakkı olması gerektiğini düşünüyoruz. Güney’e ve Rojava’ya yapılan askeri operasyonların artık son bulması gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu: “ Demokrasiyi ortak payda kabul edersek mesafe alabiliriz”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise konuşmasına Diyarbakır’da olmaktan son derece memnun olduğunu ifade ederek başladı. Kentte yaptığı ziyarette, neden daha sık sık gelmediği konusunda yapılan eleştirilere değinen Kılıçdaroğlu , “Daha fazla gelmek, daha fazla kucaklaşmak, dertleri daha fazla dinlemek, varsa çözüm önerileriniz onları daha fazla dillendirmek gerekiyordu. Bu konuda bir kusur varsa tamamen bizlerindir” dedi.
Ekonomik olarak sadece Diyarbakır, Şanlıurfa veya Hakkâri’nin kan kaybetmediğini tüm Türkiye’nin kan kaybettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da 2002 yılında 50 bin kişinin tarımla uğraşırken, 2021 yılında bu rakamın 33 bine düştüğüne, 20 17 yılından bu yana ise 120’e yakın önemli şirketin merkezlerini batı illerine taşındığına dikkat çekti.
Kılıçdaroğlu, CHP’nin 5 muhalefet partisiyle birlikte Ankara’da açıkladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” deklarasyonuna değinerek, Türkiye’de demokrasi olmadığı ve ülkede yaşanan bütün sorunların temelinde demokrasinin olmayışı yattığını söyledi. Kılıçdaroğlu “ Güçlendirilmiş parlamenter sistemin temelinde demokrasiyi yeniden inşaa var. 6 siyasi partinin programları ayrı ama demokrasi konusunda ortak hedeflerimiz var. Demokrasiyi ortak payda olarak kabul edersek mesafe alabiliriz” dedi.
Anayasa’da siyasi partilerinin demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olarak tanımladığını belirten Kılıçdaroğlu, açıkladıkları deklarasyonun temelinde siyasi partilerin kapatılmaması ilkesi olduğunu söyledi. Seçimle gelenin seçimle gitmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu seçilen belediye başkanlarının yerine kayyum atanmasının karşı oldukları ve bu ilkenin deklarasyonda yer aldığını hatırlattı. 12 Eylül darbesinin ürünü olan yüzde 10 seçim barajının dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, bu nedenle demokrasiyi güçlendirmek için seçim barajını yüzde 3 olmasına karar verdiklerini ifade etti.
-“Barış ve huzuru getireceksek hatalarımızı görmemiz ve yüzleşmemiz Lazım”-
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Siyaset elbette var olan sorunları çözecektir. Helalleşme, gücü elinde tutanın yaptığı haksızlıkları kabullenip yaptığı haksızlıkla yüzleşmesi demek. Roboski’de gençler öldürüldü ama bunları geri getiremeyeceğiz. Ama burada bir hata var. O zaman bizim bu hatayla yüzleşmemiz lazım. Varsa telafi etmemiz lazım. En azından ailelerinden özür dilememiz lazım. Dolayısıyla toplumun kucaklaşmaya ihtiyacı var. Eğer bu ülkeye barışı, huzuru getireceksek kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Hatalarımızı görmemiz ve yüzleşmemiz lazım. Bunu yapmazsanız toplumsal barışı sağlayamazsanız. Geçmişi bir kan davası ile ele almak olmaz tabii. Bunlarla da yüzleşmekten korkmamak lazım.”
Diyarbakır Cezaevi’nin İnsan Hakları Müzesi olması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu “ Orası toplum belleğinde kalsın, insanlar orada işkencelerin yapıldığını görsünler” dedi. Kılıçdaroğlu helalleşmenin siyaset kurumunun olgunlaşmasıyla sağlanacağını, siyaset kurumunun olgunlaşması durumunda toplumda kutuplaşma ve kavganın olmayacağını vurguladı.
-Kürt sorunu Mecliste’te çözülür-
CHP’nin son kurultayında kabul ettiği “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” Kürt meselesinin çözümüne ilişkin bir madde eklediklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“ Evet orada bir sorun var, biz sorunu çözeceğiz. Tabi bazıları’ böyle sorun yok’ diyorlar. Tabi onlara göre o sorun yok. Sorunu yaşayan eğer “evet böyle bir sorun var” diyorsa o sorunu yaşayan birisi anlayamaz zaten. Sorunun çözümü konusunda 5 temel ilke üzerine inşa edilirse çözülebilir. Birincisi, sorunun nerede çözüleceğine karar vermeliyiz. Sorun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çözülür. Başka bir yer değil. Kanun çıkaracaksın. Meclis’te nasıl olacağını da söyledim. Bu konuda Sayın Erdoğan’a bir de mektup gönderdim. Sorunun nasıl çözüleceğine dair iki sayfalık bir mektup gönderdim. Mecliste bir Uzlaşma Komisyonu kurun ve her partide eşit sayıda milletvekili bu uzlaşma komisyonunda görev alsın. Ayrıca uzlaşma komisyonu dışında bir ‘Akil Adamlar’ heyeti kurun. Varsa bir sorun oturacağız uzlaşacağız. İkincisi, sorun çözmek isteyen kişinin samimi ve dürüst olması lazım. Ben bu sorunu çözeceğim demesi lazım. Üçüncüsü, gizli ve kişisel bir ajandası olmayacak bu insanın. Dördüncüsü, millete açıklayamayacağı angajmanlara girmeyecek. Çıkacak neyi nasıl yaptığını millete anlatacak. Beşincisi de, süreç devam ederken hem parlamentonun hem de milletin bilgilendirilmesi gerekiyor. Bu sorunun çözümü konusunda bir toplumsal destek gerekiyor. Bizim düşündüğümüz çerçeve bu.”
“Kürdistan” ifadesi konusunda söylediği sözler nedeniyle yapılan eleştirilere değinen Kılıçdaroğlu ,“Bir bölgesel ayrımcılık olarak tanımladığı için kabul etmediğimizi söyledim. Ama Irak Anayasası’nda Kürdistan Bölgesel Yönetimi var zaten. Biz buna itiraz edemeyiz. İtiraz etme hakkımız da yok. Anayasa, Irak devletinin kendi anayasası. Biz buraya heyet de gönderdik zaten. Niye karşı çıkalım ki? Görüştüler, görüşmeler yaptılar. Onlar da memnun her hangi bir sorun da yok” dedi.
Kılıçdaroğlu, altı parti liderin üzerinde uzlaştığı temel konulardan birisinin de “bölgesel barışı sağlamak” olduğu ifade ederek, “ Biz Suriye ile de Irak’la da İran’la da herkesle barışacağız. Kavganın ne bize ne de ülkelere hiçbir faydası yoktur. Gücümüzü barış için kullanmalıyız” şeklinde konuştu.
Basına kapalı olarak olarak devam eden toplantıya, DİTAM yönetim kurulu ve üyeleri, CHP Milletvekilleri, Diyarbakır ve bölgedeki sivil toplum ve meslek örgütlerinin temsilcileri, akademisyenler, yazarlar, dil bilimciler, kanaat önderleri ve aktivistler katıldı.